Dünya genelinde ve ülkemizde kalp krizi ile diğer kardiyovasküler hastalıklar, ölüm nedenleri arasında ilk sırada yer almakta. Türkiye’de yılda yaklaşık 200 bin kişi kalp krizi geçiriyor ve bu hastaların önemli bir kısmı maalesef hayatını kaybediyor. Modern yaşamın getirdiği hareketsiz yaşam tarzı, sağlıksız beslenme, obezite ve stres, kalp krizinin başlıca nedenleri arasında sayılıyor.
Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Mustafa Aytek Şimşek, kış aylarında soğuyan havanın kalp krizi riskini artırdığına dikkat çekerek, “Soğuk havalarda vücudun sıcaklığını korumak için damarların daralması ve bu durumun kan basıncını artırarak kalbin daha fazla çalışmasına neden olması, özellikle kalp hastalığı olan kişilerde ek yük oluşturarak kalp krizine yol açabilir. Ayrıca kış aylarında azalan fiziksel aktiviteler ve beslenme değişiklikleri de risk faktörlerini artırır” dedi.
Kış mevsiminde kalp krizinin 3 kat daha fazla görüldüğünü belirten Doç. Dr. Şimşek, kalp sağlığını korumak için şu önlemleri öneriyor: “Günde en az 3-5 porsiyon mevsiminde sebze ve meyve tüketmek, kaliteli ve yeterli süre uyumak, vücut ısısını daha iyi korumak için kalın kıyafet yerine kat kat giyinmek önemlidir.”
Kış aylarında spor yapmanın büyük önemi var, ancak soğuk havalarda sabah saatlerinde ağır spor yapmaktan kaçınılması gerektiğini vurgulayan Doç. Dr. Şimşek, “Araştırmalara göre, kalp krizi en sık sabah saatlerinde yaşanıyor. Bunun nedeni, sabah saatlerinde vücudun stres hormonu (kortizol) seviyesinin yükselmesi ve kan basıncının artmasıdır. Ayrıca sabah saatlerinde kanın pıhtılaşma eğilimi daha yüksek olduğu için damar tıkanıklıkları daha kolay gelişebiliyor” şeklinde konuştu.
RİSK FAKTÖRLERİNE DİKKAT!
Kalp krizi, kalbi besleyen koroner damarların ani tıkanması sonucunda kalp kasına yeterli oksijen gitmemesiyle oluşan ciddi bir durumdur. Tıkanıklık genellikle ateroskleroz (damar sertliği) sonucu gelişen pıhtılar nedeniyle meydana geliyor. Kalp kası yeterince oksijen alamadığında hücreler ölmeye başlıyor ve ciddi kalp hasarı oluşabiliyor. Doç. Dr. Şimşek, “Yüksek tansiyon, yüksek kolesterol, sigara kullanımı, diyabet, obezite ve hareketsiz yaşam tarzı bu tıkanıklığa yol açan önemli risk faktörleri arasında yer alıyor. Sağlıksız beslenme, stres ve genetik yatkınlık da kalp krizi riskini artıran diğer etkenlerdir” dedi.
KALP KRİZİ GÖRÜLME YAŞI 30’A İNDİ
Kalp krizi eskiden ileri yaştaki kişilerde görülürken, son yıllarda 30’lu yaşlarda da daha sık görülmeye başlandı. Modern yaşamın getirdiği hareketsiz yaşam tarzı ve sağlıksız beslenme alışkanlıkları, kalp krizinin genç yaş gruplarında yaygınlaşmasının başlıca nedenlerini oluşturuyor. Diyabet ve hipertansiyon gibi hastalıkların da gençlerde daha fazla görülmesi bu artışa katkıda bulunuyor. Doç. Dr. Şimşek, genç yaşta kalp krizi riski olan kişilerin düzenli sağlık kontrolleri yaptırmalarının yaşamsal önem taşıdığını vurguladı.
BU BELİRTİLERDE ZAMAN KAYBETMEYİN
Kalp krizinde erken tanı, tedavi hayat kurtarabiliyor ve kalp dokusunun korunmasını sağlıyor. Doç. Dr. Şimşek, “20 dakikadan uzun süren göğüs ağrısı, nefes darlığı ile çene, boyun, sırt veya kola yayılan ağrı, mide bulantısı, baş dönmesi ve soğuk terleme gibi sorunlar yaşandığında vakit kaybetmeden acil servise başvurulmalıdır” uyarısında bulundu.
KALP KRİZİNDE İLK 2 SAAT ÇOK ÖNEMLİ
Kalp krizinde “altın saatler” olarak adlandırılan ilk iki saat içinde yapılan müdahaleler, hastanın hayatta kalma şansını önemli ölçüde artırıyor. Doç. Dr. Şimşek, “Erken müdahale sayesinde damar tıkanıklığı açılabilir ve kalp kasına giden kan akışı tekrar sağlanabilir. İlk saatlerde yapılan tedavi, kalp kası hasarını en aza indirerek hastanın ölüm riskini azaltır” dedi.
Doç. Dr. Şimşek, sağlıklı ve dengeli beslenmenin, düzenli egzersiz yapmanın ve sigaradan uzak durmanın kalp krizi riskini önemli ölçüde azalttığını belirtti.

You must be logged in to post a comment Login
Leave a Reply
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.