Yemek yemenin temel mantığı oldukça basittir. Vücudumuz, hayatta kalabilmek için enerjiye ihtiyaç duyar ve bu enerjiyi besinlerden alır. Enerji seviyemiz düştüğünde acıkırız, bu da bize yemek yeme ihtiyacı hissettirir. Ancak yemek yeme ilişkimizi bu kadar basit bir formülle açıklamak çoğu zaman mümkün olmuyor.
Bazı insanlar günde sadece bir öğün ile kendilerini tok hissederken, diğerleri yemekle olan ilişkilerini daha karmaşık bir şekilde yaşıyor. İştahı açık olan bazı bireyler, doyamama ve yemeğe hayır diyememe gibi sorunlarla mücadele ediyor. Gerçekten de bazı insanlar fazla yemek yiyebiliyor, fakat bunun nedeni yalnızca açlık ya da yemek sevgisi olabilir mi? İşte burada hedonik açlık devreye giriyor.
Hedonik açlık, karnımız tok olsa bile bizi sürekli olarak aç hissettiren bir durumdur. Bu kavram, içsel bir sesin bizi sürekli olarak “bir dilim daha” ya da “bir porsiyon daha” istemeye yönlendirmesiyle ilgilidir. Yani, vücudumuzun gerekli enerjisi var ama zihnimiz bu durumu sorguluyor.
Hedonik açlıkla karşılaşanlar için önemli bir gerçek daha var: Bu durum, vücudumuzun değil, duygusal dünyamızın bir yansımasıdır. Yemek yeme eylemini, kendimize verdiğimiz bir ödül olarak gördüğümüzde, zorlu dönemlerde bu duygulardan kaçmak için aklımızın sürekli o ödüle yönelmesi kaçınılmaz hale geliyor.
Bir saat bile geçmeden yemek yemenize rağmen, yanından geçtiğiniz bir fast food restoranındaki koku sizi etkiliyorsa, işte burada hedonik açlığın etkileri devreye girmiş demektir. Gerçekten aç olsanız bu açlığa dayanabilirsiniz, ancak hedonik açlık durumunda bu açlığa karşı koymak giderek zorlaşıyor.
Açlığınızın fizyolojik mi yoksa hedonik mi olduğunu anlamanın bir yolu, yedikten sonra pişmanlık duyup duymadığınıza bakmaktır. Eğer yediğiniz için pişmanlık hissediyorsanız, muhtemelen hedonik bir açlığı tatmin etmişsinizdir. Kişiler genellikle sağlıklı yiyecekler yerine tatlı ve yağlı atıştırmalıklara yöneliyor.
Eğer son yemeğiniz üzerinden 6 saat geçmişse ve hamburger yeme isteğiniz varsa, bu fizyolojik bir açlık belirtisi olabilir. Ancak, 1 saat önce doyurucu bir öğün yediyseniz ve hala bir şeyler yemeyi düşünüyorsanız, bu hedonik açlıkla ilgilidir.
Yemekten keyif alıyorsanız ve beslenmeyi sadece bir ihtiyaç olarak değil, hayatın anlamı olarak görüyorsanız, hedonik açlıkla başa çıkmak zor olabilir. Ancak yine de, bu döngüden çıkıp gereksiz ve genellikle zararlı besinlerden kaçınmak mümkündür.
Stres ve üzüntü kaynaklarını tespit edip ortadan kaldırmak, hedonik açlıkla baş etmenin etkili yollarından biridir. Bunun yanı sıra, insülin dengesini korumak da önemli bir başlangıç olabilir. Yeterince uyumamak hedonik açlığı artırdığı için düzenli uyku almak, bu konuda başarılı olmanın yollarından biridir.
Düzenli egzersiz yapmak, insülin seviyelerinin dengesini sağlamada önemli bir rol oynar. Eğer aç olmadığınız halde bir şeyler yemek istiyorsanız, kısa bir yürüyüş yapmak bu isteği aşmanıza yardımcı olabilir.
Hedonik açlıkta yöneldiğimiz tuzlu, aşırı tatlı ve yağlı yiyecekler, mutluluk seviyemizi artırırken, bu tür besinlere bağımlılık geliştirmemize neden olabilir. Bu nedenle, sağlıklı besinlere yönelmek ve bu süreci bir uzman desteğiyle yönetmek, hedonik açlıkla baş etmede etkili bir yöntem olabilir.

You must be logged in to post a comment Login
Leave a Reply
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.