Obezite, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin en önemli sağlık sorunlarından biri olarak öne çıkıyor. Genel olarak, bedenin yağ kütlesinin yağsız kütleye oranının aşırı artması sonucu, boy uzunluğuna göre vücut ağırlığının arzu edilen düzeyin üstüne çıkması durumu olarak tanımlanıyor.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından aşırı kilo, vücutta aşırı yağ birikmesi durumu olarak tanımlanırken, obezite ise bu aşırı yağ birikiminin kronik ve karmaşık bir sağlık problemi olarak kabul ediliyor. Bu durum, aşırı kilo alımı ve enerji harcaması arasındaki dengesizlikten kaynaklanıyor.
DSÖ, vücut kitle endeksine göre 25 ve üzerini aşırı kilolu, 30 ve üzerini ise obezite olarak sınıflandırıyor.
Obezite, tip 2 diyabet ve kalp hastalığı riskini artırmasının yanı sıra, kemik sağlığını, üreme yeteneğini olumsuz etkileyebilir. Ayrıca, bazı kanser türlerinin riskini artırırken, uyku bozukluklarına ve hareket kabiliyetinde azalmaya yol açarak yaşam kalitesini düşürüyor.
Önceleri yüksek gelirli ülkelerin sorunu olarak görülen aşırı kilo ve obezite, artık düşük ve orta gelirli ülkelerde de artış göstermeye başladı. DSÖ’nün 2022 verilerine göre, dünya genelinde 18 yaş ve üzeri 2,5 milyar yetişkin aşırı kilolu, bunlardan 890 milyondan fazlası ise obez durumda.
18 yaş ve üzeri yetişkinlerin %43’ü aşırı kilolu olup, bu oran 1990 yılına göre neredeyse iki kat artmıştır. Ayrıca, 5 yaş altındaki tahminen 37 milyon çocuk aşırı kilolu olup, bu oranın Afrika’da 2000 yılından bu yana %23 arttığı gözlemlenmiştir.
Aşırı kilolu veya obez olan 5 yaş altı çocukların neredeyse yarısı Asya’da yaşamaktadır. 5-19 yaş aralığındaki 390 milyondan fazla çocuk ve ergen aşırı kilolu hale gelmiştir. 1990 yılında 5-19 yaş arası çocuk ve ergenlerin yalnızca %2’si obezken, bu oran 2022’de %8’e yükselmiştir.
OBEZİTE EN FAZLA ADA ÜLKELERİNDE GÖRÜLÜYOR
İngiltere merkezli The Lancet dergisi, DSÖ’nün katkılarıyla yayımlanan 2022 verilerine dayandırılan başka bir rapora göre, kadınlar için obezitenin en yaygın görüldüğü ülkeler arasında Tonga ve Amerikan Samoası yer alırken, erkeklerde ise bu oran %60’dan fazlasının obeziteyle yaşadığı Amerikan Samoası ve Nauru’da görülmektedir.
İngiltere, obezite yaygınlığı açısından kadınlarda dünyada 87’inci, erkeklerde 55’inci sırada, ABD ise kadınlarda 36’ncı, erkeklerde 10’uncu sırada bulunmaktadır.
2022 yılında obezite, kız ve erkek çocuklarında en fazla Niue ve Cook Adaları‘nda görülmüştür. Burada çocuk ve ergen nüfusunun %30’undan fazlası obeziteyle yaşamaktadır.
Türkiye, 200 ülke arasında obezite oranları açısından kadınlarda 42’nci, erkeklerde ise 60’ıncı sıradadır. Türkiye’de obezite vakalarının artmaya devam ettiği de belirtilmektedir.
Sağlık Bakanlığı’nın yayımladığı “Türkiye Beslenme ve Sağlık Araştırması-2017” raporuna göre, 15 yaş ve üzeri bireylerde obezite sıklığı %31,5 olarak belirlenmiştir. Bu oran kadınlarda %39,1, erkeklerde ise %24,6 olarak tespit edilmiştir.
OBEZİTE EKONOMİYE DE ZARAR VERİYOR
Obezitenin sağlığa olduğu gibi ekonomiye de olumsuz etkileri bulunmaktadır. DSÖ, yeterli bir çözüm bulunmadığı takdirde aşırı kilo ve obezitenin küresel maliyetlerinin 2030 yılına kadar yılda 3 trilyon, 2060 yılına kadar ise 18 trilyon doları aşacağı öngörüsünde bulunmaktadır.
Düşük ve orta gelirli ülkelerde obezite oranlarındaki artış, bu sorunun hızla küreselleşmesine neden olmaktadır. Bu ülkelerde, bulaşıcı hastalıklar ve yetersiz beslenme sorunlarıyla birlikte obezite ve aşırı kilo gibi bulaşıcı olmayan risk faktörlerinde de hızlı bir artış yaşanmaktadır.
Bazı düşük ve orta gelirli ülkelerde, yetersiz beslenme ve obezitenin aynı anda görüldüğü yaygın durumlar da söz konusudur.
OBEZİTE ÖNLENEBİLİYOR
DSÖ, aşırı kilo, obezite ve bunlara bağlı bulaşıcı olmayan hastalıkların büyük ölçüde önlenebilir ve yönetilebilir olduğunu vurgulamaktadır. Bireyler, yaşam döngüsünün her aşamasında önleyici müdahaleleri benimseyerek risklerini azaltabilir. Bu önlemler arasında hamilelik döneminde uygun kilo alımı, doğumdan sonraki ilk 6 ay boyunca yalnızca anne sütüyle beslenme, çocukların sağlıklı beslenmesi, düzenli fiziksel aktivite, ekran süresinin sınırlanması, şekerli içecekler ve enerji yoğun gıdaların tüketiminin sınırlandırılması ile sağlıklı beslenme davranışlarının teşvik edilmesi yer almaktadır.
Obeziteyle mücadelenin yalnızca bireysel değil, aynı zamanda toplumsal bir sorumluluk olduğu ifade edilmektedir. Çözümler, sağlıklı diyet ve düzenli fiziksel aktivite gibi günlük yaşamda erişilebilir ve uygun maliyetli davranışlarla sağlanabilir.
DSÖ: OBEZİTEYE KARŞI KÜRESEL EYLEM GEREKİYOR
DSÖ, yıllardır küresel obezite krizine acil müdahale edilmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Dünya Sağlık Asamblesi (DSA), Küresel Beslenme Hedefleri ile 2025 yılına kadar diyabet ve obezitenin artışını durdurmayı hedefleyen “bulaşıcı olmayan hastalıklarla ilgili hedefler” DSÖ üyesi ülkeler tarafından onaylanmıştır.
DSA, yaygın yetersiz beslenme sorununu ele almak için hızlandırılmış küresel eyleme ihtiyaç duyulduğunu kabul etmiştir. 2022’de düzenlenen 75. Dünya Sağlık Asamblesi’nde üye ülkeler, obezitenin önlenmesi ve yönetimi için yeni önerileri kabul etmiş ve obeziteyi durdurmak amacıyla DSÖ Hızlandırma Planı’nı onaylamıştır.

You must be logged in to post a comment Login
Leave a Reply
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.