Son yıllarda hızla yayılan ve kendi endüstrisini oluşturan diyet kültürü, hayatlarımız üzerinde tahmin ettiğimizden daha fazla etkiye sahip. “Fazla kilolarımızdan kurtulup daha sağlıklı bir birey olmak” amacıyla başlanan diyet süreçleri, çoğu zaman kaygı ve yeme bozuklukları gibi sorunları beraberinde getiriyor.
Gün içinde saate ve ölçüye bağlı kalarak beslenmeye çalışan, sevmediği yiyecekleri tüketmek zorunda kalan ve aç olmasına rağmen yiyemeyen birçok kişi, diyet sürecini yoğun bir stresle yürütmektedir. Bu durum, diyet kültürünün insanları kazanmak için farklı diyet türleri üretmesine neden olmaktadır.
Beslenme alışkanlıkları üzerine yapılan araştırmalarda öne çıkan bir kavram ise sezgisel beslenme. Sezgisel beslenme, bir diyet türü olmaktan çok, insanın vücudunu dinleyerek, sağlıklı bir şekilde beslenmeyi öneren bir yöntemdir. Diyet kültürünün katı kısıtlamalarla yönettiği fiziksel ve duygusal açlık kavramları, sezgisel beslenmede net bir şekilde ayrışmaktadır.
Sezgisel beslenmenin bir diğer faydası ise duygusal açlıkla baş etmeyi öğretmesidir. Bu yöntem, yalnızca fiziksel açlık hissettiğinizde beslenmeyi amaçlar. Sezgisel beslenmenin katı kuralları yoktur, ancak başarılı bir uygulama için bazı temel prensiplerin benimsenmesi gerekmektedir. Eğer diyetlerden sıyrılıp sezgisel beslenmeye geçiş yapmayı düşünüyorsanız, bu prensipleri önemseyip uygulamanız gerekecek.
Temel Prensipler
Diyet Düşüncesinden Sıyrılın
Beslenme alışkanlıklarınızı, “şimdi diyetteyim, yiyemem”, “bunların kalorisi yüksek” gibi kısıtlayıcı düşüncelerden arındırmalısınız. Metabolizma, her diyete uyum sağlar; ancak düşük kalorili beslenmek uzun vadede ideal kilonuza ulaşmanıza yardımcı olmayabilir. Sezgisel beslenme, diyet olma düşüncesini reddedip vücudunuzun sesine kulak vermeyi önerir. Gerçekten aç mısınız, yoksa duygusal bir ihtiyaçla mı yiyorsunuz? Bu sorular üzerinde düşünmek önemlidir.
Açlığınızı Fark Edin ve Saygı Gösterin
Acıktığınızda bunu fark etmek, vücudunuzun açlık sinyallerine duyarlı olmanın bir göstergesidir. Açlık, vücudunuzun enerji ihtiyacını haber veren bir işarettir. Uzun süreli açlık, aşırı yeme riskini artırır; bu nedenle vücudunuzun açlık sinyaline karşılık vermek önemlidir.
Besinlerle Barışın
Yiyecekleri “kötü” veya “yasak” olarak etiketlemek, onları daha fazla yeme isteği doğurur. Yemeklere vücudunuzun ihtiyaç duyduğu oranda yaklaşarak aşırı tüketme isteğini azaltabilirsiniz.
Bedeninizin Diyet Polisi Olmayın
Yiyecekleri “zararlı” olarak kodlamak, onları yemenizi engellemeyecektir; ancak yediğinizde kaygı duymanıza neden olur. Kendinizi suçlamaktan kaçının; vücudunuz bazen tatlı isteyebilir.
Tokluğun Farkında Olun
Bir yemeği yerken kendinizi dinlemeyi ihmal etmeyin. Tabağınızdaki her şeyi bitirmek için çaba harcamayın. Doyduğunuzu anladığınızda durmayı öğrenin; unutmayın ki istediğiniz zaman istediğinizi yiyebilirsiniz.
Yemekten Keyif Almayı Öğrenin
Yediğiniz yemekten tatmin olmak, besinlerle ilişkinizi olumlu yönde etkiler. Doymak için sevmediğiniz bir besini yemek yerine, sizi tatmin edecek gıdalarla doymayı tercih edin.
Duygusal Yemeyi Fark Edin
Vücudumuz yeterli besinle buluştuğunda doyar. Duygusal açlık, genelde stresli veya kaygılı anlarda ortaya çıkar. Bu durumu fark edip durdurmak önemlidir.
Bedeninize Saygı Gösterin
Bedeninizi sevmemek, sizi daha stresli hale getirir. Her halinize saygı duyun ve değişebileceğini unutmayın.
Hareket Etmenin Gücünü Keşfedin
Spor yapmak, bedeniniz ve ruh sağlığınız için faydalıdır. Egzersizi bir görev olarak değil, bedeninizin ihtiyacı olarak değerlendirin.
Sağlıklı Olmayı Mükemmel Olmanın Önüne Koyun
Mükemmel bir vücuda ulaşma uğruna hayatınızı kurallarla doldurmak yerine, sadece sağlıklı olmayı hedefleyin. Vücudunuzun ihtiyaç duyduğu gibi yaşayın ve mutluluğunuzu ön planda tutun.

You must be logged in to post a comment Login
Leave a Reply
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.